Doğum Günü Pastası :)

Gözlerinizi kapatın ve sadece hayal edin; bir çiftlik evi ve yaşlı bir adamla kedisi Findus. Yeşillikler öylesine bol ve gözünüzü dolduruyor ki siz hayal ederken ormanın içindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz aniden. Sadece Findus değil başka bir sürü çiftlik canlısı da eşlik ediyor olsun hayalinize. Şimdi kedimiz Findus için doğum günü pastası yapmak isteyen yaşlı adam Pettson’u hayal edin. Ettiniz mi? Çok güzel değil mi? Eğer hayali sürdürmek istiyorsanız haydi gelelim kitabımıza!..

Dinozor Çocuk geliyor diye bangır bangır bağırmıştım, editörü Nihal Ünver ile yaptığımız sohbeti sizlere ulaştırırken. İşte Ayrıntı Yayınları’nın Dinozor Çocuk olarak elimize verdiği kitap Sven Nordqvist’in yazıp çizdiği ve Türkçe’ye Ali Arda tarafından çevrilen “Doğum Günü Pastası” kitabı. Sadece resimlerine baktığınızda bile içiniz açılıyor. Renk ve canlı cümbüşü içinde sıcacık duygular sizi karşılıyor ilk sayfalardan itibaren. Ama bunların ötesinde bir başka şey daha var. Zincirleme devam eden bir olay örgüsü var kitabın ve bu bana bir tekerlemeyi hatırlattı. Hatta küçük cadıya okurken de söyledim bunu; “Aynı ‘Huhu Komşu Komşu Oğlun Geldi mi?’ gibi değil mi?” diye sordum. Gelelim bize bu tekerlemeyi anımsatmasındaki anlatım tarzına. Pettson kedisi Findus için doğum günü pastası yapmak istiyor ama evde un bulamıyor. Unu alması için bakkala gitmesi gerekiyor ama bu sefer de bisikletinin tekerliğinin havası kaçıyor. Onu tamir etmesi için marangoz atölyesinden aletlerini alması gerekiyor ama bu sefer de atölyenin anahtarını bulamıyor. Sonunda kuyunun dibine düştüğünü fark ettikleri anahtarı almak için yol arıyorlar. Uzun bir kamışın çatıda olduğunu hatırlayan Pettson ona ulaşmak için merdiveni kullanmak zorunda ama bu sefer de boğanın merdivene dayanıp uyuduğunu görüyorlar. Kısacası nedir bu Pettson’un çilesi değil mi? Bu arada size harika resimler ve diyaloglar eşlik ediyor. Pettson, kedisi Findus’la sürekli tartışmalı bir halde ama birbirlerinden de vazgeçemeyecek şekilde çözüm aramaya devam ediyorlar. Findus da çok sevimli bir kedi ama bu ikili ister istemez bir sürü olayın içinde olmadık şeyleri yaşıyorken azıcık da yoruluyorsunuz okur olarak. Neyse ki Pettson’un azmi ve kedisine güzel bir doğum günü pastası yapma isteği baskın çıkıyor da, olaylar çözümlenir.

Bakmak ve görmek arasında fark vardır derler ya. İşte bu kitap tam da onu gösteriyor. Çözüm arayan Pettson ve Findus’u izleyenler görmek yerine sadece baktıkları için kafalarında türlü rivayetler oluşturuyorlar. Bu rivayetlerin de Pettson ve Findus’un yaşadığı gerçeklikle bir alakalası yok. Kitabın sonunda her şeye rağmen bu güzel ikili muhteşem bir kare ile ayrılıyor hayal dünyamızdan. Pasta yapılmış ve tüm canlılar neşe içinde Findus’un doğum gününü kutluyorlar bu karede.

 

 

 

 

Pettson tabağını kuşlarla bölüşüyor, kedisine pasta yapıyor ve beraber gramofonda Viyana Valsi çalıp, dinliyorlar. Tavuklarından yumurta alırken onlarla sohbet ediyor Pettson. Öylesine sıcak ve içten paylaşımlar ki, resimlerini gördüğünüzde sayfaların arasına karışmak isteyeceksiniz. Dünya’nın hepimizin ortak yaşam alanı olduğunu çok güzel bir öykü ile gösteriyor kitap bir yanıyla da. Sadece insanlar ve betonlar arasında yaşamını tüketenlerin yanında çeşitliliği ve doğanın eşsiz iyileştiriciliği yetişiyor imdadımıza. Masmavi bir gökyüzü, yemyeşil bir ev ve içinde meyve ağaçları arasında dolaşan türlü canlılar. Her şeyden önemlisi onlarla aynı mekânı eşit şekilde bölüşen bir insan. Daha ne olsun değil mi? Yüksek dozda doğaya kaçış özlemini tetikleyeceğini belirterek tavsiye edebiliyorum bu kitabı. Umarım bizler de Pettson kadar duyarlı ve özverili olabiliriz. Bırakın siz onun yalan üreten ve ürettiğine inanan insan komşularını. Onlar isteseler de Pettson’ın bize sunduğu hayal dünyasının tılsımına varamazlar.   

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.